çok hoşuma giden bir yazı okumanızı tavsiye edrim
Gazze'de kanı durduracak en etkili çek
Aşağıda yer vereceğimiz hik?yeyi okumaya başladığınızda yazı başlığı ile ilgisi olmadığı hissine kapılabileceğinizi tahmin etmek güç değil. Ama yazının sonundaki sürprizi beklerseniz sanırım hak vereceksiniz.
Hik?yeyi Can Uludağ isimli okuyucumuz göndermiş. Olay gerçek mi değil mi bilmiyorum. Kısa bir araştırma yaptığımda yazının internet ortamında dolaştığını da gördüm. Hik?yeyi okuduğumda aklıma ilk gelen, “İşte Gazze’deki acıyı dindirecek çözüm bu” diye düşündüm. Aşağıda yer vereceğim örneği aslında hayatın her alanına uygulayabilirsiniz. Çok işe yaradığını göreceksiniz.
“500 bin dolarlık çek” başlıklı yazıda şunlar anlatılıyordu:
İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı olmasına rağmen şimdi borç batağındaydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da ödeme bekleyenler sıradaydı. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. (Hik?yenin bu kısmını okurken, küresel kriz nedeniyle büyük zarar gören, dünyanın 47. zengini Alman milyarder Adolf Merckle'nin (74) Almanya'nın Ulm kenti yakınlarında dün bir trenin önüne atlayıp canına kıyması geldi aklıma. Milyarder işadamının geride bıraktığı veda mektubunda içine düştüğü çaresizliği anlattığı görüldü.)
Neyse biz hik?yemize dönelim.
Zor durumdaki işadamı biraz da olsa rahatlamak için bir parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı.
Tam bu sırada önünde yaşlı bir adam durdu; "Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli Benimle paylaşmak ister misin?" diye sordu. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da, "Sana yardım edebilirim" dedi ve çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: "Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al" dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.
İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu: İmza ise Amerikalı ünlü milyarder John Rockefeller'e aitti. Yani hik?yenin yaşandığı dönemde dünyanın en zengin adamı olan kişiye "Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim" diye düşündü. John Rockefeller'e ait bu çekle tüm sıkıntılarını aşabilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güvenle ve yepyeni bir iyimserlik ve umutla yeniden işine dört elle sarıldı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. Büyük küçük demeden önüne çıkan tüm işleri değerlendirmeye başladı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Çok değil, birkaç ay geçmeden işlerini tekrar yoluna koyabilmişti.
Bir yıl boyunca bu azim ve moralle çalıştı durdu. Borçlarından tümüyle kurtulup para kazanmaya başladı. Tam bir yıl sonra, kasasından çıkardığı ve hiç el sürmediği bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire "Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir" dedi. "Bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor" diye ekledi. Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.
İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolarlık çek olduğu moraliyle inanarak çalışmış, o moralle yeni riskler üstlenmiş, işler almış ve kısa sürede işlerini yoluna koymayı başarmıştı. Birden, hayatının akışını değiştiren asıl şeyin para olmadığını, kendine duyduğu güven ve inanç olduğunu fark etti.
Bize lazım olan
Gelelim bu hik?yenin zihnimizde yaptığı çağrışıma
Dört tarafı İslam ülkeleri ile çevrili olan bir avuç ölçekteki İsrail, dünyanın gözleri önünde insanlık tarihinin en büyük vahşetine imza atarken, üstelik Filistin halkını yıldırmak için sanki özellikle yapıyormuş gibi bebekleri ve çocukları öldürürken, İslam dünyasındaki yöneticilerin sessizliğini, beceriksizliğini ve sorundan kurtuluş için bir adım dahi atmaktan aciz görünen tavırlarını ve özgüven yetersizliklerini nasıl açıklayacağız?
Başımızı iki elimizin arasına alıp düşündüğümüzde, yapmamız imk?n d?hilinde olduğu halde yerine getirilmekten imtina edilen çok sayıda fırsatların olduğu görülecektir. Eksik olan şey özgüven eksikliğidir. Sorundan çıkış için lazım olan enerjinin bizde değil, başkalarının olurunda ve lütfedecekleri bir himmette olduğunu vehmetmektir. Kendi gibi olamamaktır.
H?lbuki bu konuda bizi rahatlatacak olan en etkili çek, temel alacağımız en köklü referans, şanlı tarihimizdir. Dün bu sorunları nasıl aşıyor ve dünyayı nasıl bir huzur iklimi haline getirebiliyorduk sorusuna cevap bulmaktır. Adımlarımızı atarken, böylesine bir manevi gücün varlığını arkamıza alarak ve hissederek harekete geçmemizdir.
Geleceğin tarihçileri bugün bölgede yaşanan vahşeti sorgularken, aynı dönemde İsrail’in etrafında hangi ülkeler vardı ve yöneticileri ile halkları ne yapıyordu ayrıntısına muhakkak bakacaklardır.
Bu ayıba şahit olanlar olarak gelecek nesiller nezdinde utançla anılmak istemiyorsak, çok geçmeden ciddi bazı adımlar atmamız gerekiyor. Gerekirse gönüllü olarak gitmek için ilgili mercilerin kapısına dayanabiliriz.
Tarih boyu çok sayıda peygamberin neden İsrail oğullarına gönderildiğini ve bu peygamberlerin yaşadıkları sıkıntılara Kuran’da neden bu kadar çok yer verildiğini şu an şahit olduğumuz Gazze vahşeti bize ayan beyan anlatıyor.
Demek ki kutsal kitabımıza yeterince kulak vermemişiz. Demek ki bazı noktaları kavramakta eksik kalmışız.
Karşılıksız bir çek gibi, arkamızda neden kutsal kitabımızın, dinimizin ve bunu aksiyon safhasına geçirmeye müsait bir milletimizin olduğu bilinciyle yeni bir başlangıç yapmıyoruz ki
Kim bilir, bu olayların bize söylemek istediği belki de budur.
Ne dersiniz
kaynak haber7.com






Alıntı
Bookmarks