Work and Travel
Sayfa 4 Toplam 13 Sayfadan BirinciBirinci 12345678 ... SonuncuSonuncu
Toplam 384 adet sonuctan sayfa basi 91 ile 120 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Mc Donalds İşlerinde Çalışmayı Düşünenler

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Uçuşa Hazır Watçı
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Mesajlar
    101
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    arkadaslar ben su an mobile de mc donalds ta calisiyorum. mc donalds sadece siyah ayakkabi istiyor. dier herseyi kendi veriyo. pantalon kemer vs. bu arada mobile inanilmaz sikici bi yer. yapicak bisey yok burda. ama ben isime bakarim parami kazanirim son 15 gun herseyi yaparim diosaniz o baska.ben bi hafta icinde new yorka gidicem. mobile bana gore bi yer deil. bi akrabam bana orda is ve kalacak yer bulacak. icinizi karartmayayim ama mc donalds ta simidye kadar over time yapan gormedim. hadi size kolay gelsin

  2. #2
    Uzman Watçı
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Yaş
    38
    Mesajlar
    311
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    dostum zencılerın tavırları cok mu kotu bırde gunde kac saat alıyordun
    Safinaz...

  3. #3
    Uçuşa Hazır Watçı
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Mesajlar
    101
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    genelde tum insanlar iyi. ama bazen ozellikle de is yerinde ingilizcen kotuyse ya da yanlis is yaptiysan terslenebiliyosun. adama koyuyo tabi bole seyler.

  4. #4
    Hayalperest Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    12
    Tecrübe Puanı
    0

    Exclamation Mobile, mc donalds için yardım lütfen..

    Alıntı fritz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    arkadaslar ben su an mobile de mc donalds ta calisiyorum. mc donalds sadece siyah ayakkabi istiyor. dier herseyi kendi veriyo. pantalon kemer vs. bu arada mobile inanilmaz sikici bi yer. yapicak bisey yok burda. ama ben isime bakarim parami kazanirim son 15 gun herseyi yaparim diosaniz o baska.ben bi hafta icinde new yorka gidicem. mobile bana gore bi yer deil. bi akrabam bana orda is ve kalacak yer bulacak. icinizi karartmayayim ama mc donalds ta simidye kadar over time yapan gormedim. hadi size kolay gelsin
    fritz ve tevenen, burdan mail werilmiyor sanırım.. özel e msn lerinizi bırakırsanız çok sevinirim, çünkü panik we endişeliyim..
    -Mobile de kalacağım ama ne kalcak yerim tam olarak belli, ne de çalışacağım mc donalds tam olarak nerede olduğu..

    teşekkür ederim..

  5. #5
    Uçuşa Hazır Watçı
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Mesajlar
    101
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    portall galiba 2 haziran deilde 2 temmuz demek istemissin. mobile gideceksen buyuk ihtimal Lubo veya George isimli iki insan kilikli serefsizle tanisacaksin demektir. sana tavsiyem yuzunuze ne kadar gulseler bile sakin onlara guvenmeyim. bu arada ben ayrilirken mobile de yer yok diye baska yerlere gonderiyolardi ogrencileri. yani mobile de kalacagin kesin deil. iyi sanslar

  6. #6
    Hayalperest Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    8
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    millet lousiana da lafayette taraflarında mc de çalışan yada çalışacak olan yok mu???

  7. #7
    Hayalperest Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    13
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    ben varım nasipse orda çalışacam bakalım 1 temmuzda orda olacağım

  8. #8
    Hayalperest Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    12
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    twenen meraba.. bende 2 haziranda uçağa bnip mobile yoluna çıkıcam, ve planda mc donalds ta çalışacağım gbi gözüküyor.. özel msj atamıyorum, msn: xxx eklermsisin..


    FORUMDA MSN PAYLAŞIMI YASAKTIR!
    Konu fOCUS tarafından (07-07-2008 Saat 07:13 PM ) değiştirilmiştir.

  9. #9
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Yaş
    40
    Mesajlar
    46
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    george die yazılmıyo o şerefsizin adı jarge die yazılıo :P :P

  10. #10
    Uçuşa Hazır Watçı
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Mesajlar
    101
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Alıntı allegria Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    george die yazılmıyo o şerefsizin adı jarge die yazılıo :P :P
    o jarge 1 haftadir beni ariyo ama zor bulur artik beni aramizda 1500 km war

  11. #11
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart 2008 Wat Katılımcısı New Orleans Mcdonalds-ayrıntılı Tüm Gerçekler Başımıza Gelenler.

    Yaklaşık on aylık bir sürecin ardından tüm hazırlıklar yapılıyor uçak biletleri alınıyor ve İstanbul dan 17 Haziran, sabah saat 05:35te ayrılıp ilk aktarma durağımız olan Amsterdam havalimanına iniyoruz… her şey gayet güzel ilk kez yurtdışına çıktığımız için heyecan var. Havalananda dışarı çıkamıyoruz yaklaşık 6 saat bekliyoruz. Uyuyoruz uyuyoruz. Çok berbat bir durum söz konusu oluyor. Neden sonra bilmiyorum vakit geliyor ve uçuş için kuyruğa giriyoruz pass-cardlarımızı verip hemen uçağa bineceğimizi düşünüyorken Türk olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve görevli tarafından anlaşılması güç saçma sorular karşısında cevap bulmaya çalışıyoruz. Amerika’ya girişten önce son engeli de saçma sorularla uğraşarak geçirdikten sonra aranıyoruz üzerimizde sıvı namına ne varsa alıyorlar tüm deodorant ve parfümlerimizin çöp tenekesine atılışını dehşet içinde izlemek zorunda kalıyoruz. Atlantik okyanusunu geçeceğimiz uçağı görünce heybetinden irkiliyoruz. Yaklaşık 10 saatlik uçuş süresince tam uyumaya başlayacağım derken hostes yiyecek getiriyor. Bitmek bilmeyen yolculuk süresince hayatımın en uzun gününü yaşıyorum, kolumdaki saat gecenin oniksini gösteriyor ama güneş ışıklarını tüm cömertliğini sergileyerek beni aydınlatıyor. Derken saatler karışıyor zaman allak bullak oluyor günü takip edemiyorum. Nihayetinde uluslararası Memphis havalimanına iniyoruz. Uçağı terk edip Amerika girişinde gümrükte pasaportları kontrol ettirmek için misafir (visitor) kuyruğuna giriyoruz. Sol tarafımızdaki Amerikalılar hızlı hızlı ilerlerken biz Türklerin her biri için 10 dakika kontrol, pasaport, i-94 belgesi, fotoğrafçekimi ve bunun yanında mülakat işlemleri sürüyor. Bizleri ilk karşılayan zencilerin iri dudaklarından çıkan kelimelerin 10 yıldır öğrendiğim İngilizceyle uzaktan alakası olmadığını görünce yaşayacaklarımızın ne boyutta olduğunu fark ediyorum.... DEVAMI VAR...

  12. #12
    Uzman Watçı
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    282
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Alıntı dilci2007 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Yaklaşık on aylık bir sürecin ardından tüm hazırlıklar yapılıyor uçak biletleri alınıyor ve İstanbul dan 17 Haziran, sabah saat 05:35te ayrılıp ilk aktarma durağımız olan Amsterdam havalimanına iniyoruz… her şey gayet güzel ilk kez yurtdışına çıktığımız için heyecan var. Havalananda dışarı çıkamıyoruz yaklaşık 6 saat bekliyoruz. Uyuyoruz uyuyoruz. Çok berbat bir durum söz konusu oluyor. Neden sonra bilmiyorum vakit geliyor ve uçuş için kuyruğa giriyoruz pass-cardlarımızı verip hemen uçağa bineceğimizi düşünüyorken Türk olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve görevli tarafından anlaşılması güç saçma sorular karşısında cevap bulmaya çalışıyoruz. Amerika’ya girişten önce son engeli de saçma sorularla uğraşarak geçirdikten sonra aranıyoruz üzerimizde sıvı namına ne varsa alıyorlar tüm deodorant ve parfümlerimizin çöp tenekesine atılışını dehşet içinde izlemek zorunda kalıyoruz. Atlantik okyanusunu geçeceğimiz uçağı görünce heybetinden irkiliyoruz. Yaklaşık 10 saatlik uçuş süresince tam uyumaya başlayacağım derken hostes yiyecek getiriyor. Bitmek bilmeyen yolculuk süresince hayatımın en uzun gününü yaşıyorum, kolumdaki saat gecenin oniksini gösteriyor ama güneş ışıklarını tüm cömertliğini sergileyerek beni aydınlatıyor. Derken saatler karışıyor zaman allak bullak oluyor günü takip edemiyorum. Nihayetinde uluslararası Memphis havalimanına iniyoruz. Uçağı terk edip Amerika girişinde gümrükte pasaportları kontrol ettirmek için misafir (visitor) kuyruğuna giriyoruz. Sol tarafımızdaki Amerikalılar hızlı hızlı ilerlerken biz Türklerin her biri için 10 dakika kontrol, pasaport, i-94 belgesi, fotoğrafçekimi ve bunun yanında mülakat işlemleri sürüyor. Bizleri ilk karşılayan zencilerin iri dudaklarından çıkan kelimelerin 10 yıldır öğrendiğim İngilizceyle uzaktan alakası olmadığını görünce yaşayacaklarımızın ne boyutta olduğunu fark ediyorum.... DEVAMI VAR...
    Yani bilemiyorum ne tür beklentilerle Amerikaya gidiyorsunuz ama en ufak şeyleri bile problem etmekte gerçekten çok mahirsiniz.
    Sizin şu yaşadıklarınızı ben yaşasam muhtemelen sıradan bir yolculuk yazar geçerdim.

    Bence son derece taraflı bir yazı.Aktarmalı gidiyorsunuz havaalanında 6 saat beklemek sıradışı bir olay değil.Ayrıca gitmeden önce kısa bir araştırma yapsaydınız nelerin götürülmesinin yasak olduğunu öğrenir ve dolayısıyla parfümlerinizin atılışını dehşet(!) içerisinde izlemezdiniz.Bu yasaklar sadece Türkler için değil herkes için geçerli.Amaç güvenlik olunca bence sistemi eleştirmek yerine insanlara yardımcı olmamız lazım.Gittiğiniz ülkede çok değil 7 sene kadar önce uçak kaçırma olayı sonucunda 11 Eylül olayı gerçekleşti ve bunun gibi bir olayın tekrar gerçekleşmemesi için gerekli her türlü önlemi almaya çalışıyorlar ki bence bu da son derece normal.

    Resim çekimi,parmak izi gibi olaylar sırf Türkler için geçerli şeyler değil Amerikan vatandaşı olmayan herkes için geçerlidir.Bunları milli mesele haline getirmek abartıya kaçıyor.

    Hocam hatırlatmakta fayda var galiba; Ankara'dan otobüsle İstanbul'a gitmiyorsunuz, 10.000 km civarı bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve bu yaşadıklarınızın hemen hemen hepsi normal prosedür.

  13. #13
    Uzman Watçı
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    291
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Yazilanlarin ikisi de bana yanli geldi acikcasi. Biri bana kalirsa milli duygular baz alinarak yazilmis ken digeri ise gozunun yagini yiyeyim kivaminda. Cok sukur ben kaymak gibi bir ucak yolculugu yasadim ne karisan oldu ne eden ne transit vize ne baska birsey sansliyim bu konuda. Ama bu sorunlari yasayanlarda oldu irk din dil ayrimi yasayanlarin milli duygularini kabartmak yerine bu sorunun neden yasandigini ve gerekliligini tartismak gerekiyor degilmi. bunun bir ortasi olmak zorunda. Neyse Mc Donalds islerinde calisanlara kolayliklar dilerim teamwork olayina dikkat etmelerini tavsiye ederim selamlar.
    Viva México cabrón


    ( NY-San Diego-México-LA-FL-Costa Rica-Nic-Hon-El Salvador-Guate-FL-NY )

  14. #14
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    Alıntı macgyver Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Yani bilemiyorum ne tür beklentilerle Amerikaya gidiyorsunuz ama en ufak şeyleri bile problem etmekte gerçekten çok mahirsiniz.
    Sizin şu yaşadıklarınızı ben yaşasam muhtemelen sıradan bir yolculuk yazar geçerdim.

    Bence son derece taraflı bir yazı.Aktarmalı gidiyorsunuz havaalanında 6 saat beklemek sıradışı bir olay değil.Ayrıca gitmeden önce kısa bir araştırma yapsaydınız nelerin götürülmesinin yasak olduğunu öğrenir ve dolayısıyla parfümlerinizin atılışını dehşet(!) içerisinde izlemezdiniz.Bu yasaklar sadece Türkler için değil herkes için geçerli.Amaç güvenlik olunca bence sistemi eleştirmek yerine insanlara yardımcı olmamız lazım.Gittiğiniz ülkede çok değil 7 sene kadar önce uçak kaçırma olayı sonucunda 11 Eylül olayı gerçekleşti ve bunun gibi bir olayın tekrar gerçekleşmemesi için gerekli her türlü önlemi almaya çalışıyorlar ki bence bu da son derece normal.

    Resim çekimi,parmak izi gibi olaylar sırf Türkler için geçerli şeyler değil Amerikan vatandaşı olmayan herkes için geçerlidir.Bunları milli mesele haline getirmek abartıya kaçıyor.

    Hocam hatırlatmakta fayda var galiba; Ankara'dan otobüsle İstanbul'a gitmiyorsunuz, 10.000 km civarı bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve bu yaşadıklarınızın hemen hemen hepsi normal prosedür.
    arkadaşım siz hangi şirketin sahibisiniz. amsterdam havalimanında türklere yapılan ayrıcalığı görseydiniz bunları söylemeye yüzünz kızarırdı...

  15. #15
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Angry new orleans

    Kendilerine Negro (zenci) ifadesini kullanarak çağırmamız mezarımızı kendimiz kazmamız anlamına geldiğini bilerek İstanbul Atatürk havalimanından aldığımız bir paket Negro marka bisküviyi beş kişi avucumuzun içinde saklayarak yemek zorunda kalıyoruz. Sonra Memphisten New Orleans a gitmek için jete binmeye hazırlanıyoruz. Yolculuk 1 saat 20 dakika sürecek ama bana onca yolculuktan sonra sanki Erzurum dan dadaşkente gideceğim dolmuş gibi geliyor. Bu yolculukta hayatım boyunca görebileceğim en güzel gün batımını görüyorum. Bir taraftan bulutların üzerinde batmaya hazırlanan güneşi diğer yandan geceyi aydınlatacak olan ayın doğuşunu izliyorum. New Orleans a iniş için kemerlerimizi bağlamaya başladığımız zaman gecenin karanlığında şehrin ışıkları gözümü alıyor ne kadar mükemmel bir yere geldiğimizi düşünmeye başlıyorum. New Orleans havalimanına indiğimizde artık saatin akşamın dokuzu olduğunu ve bütün Caferlerin ve fast food dükkânlarının kapandığını fark ediyoruz. Açlık ve uykusuzluk bedenlerimizde kol geziyor. Zaman farkı bizi tüketmiş bunu havalimanında koltuklara oturduğumuzda anlıyoruz.

  16. #16
    Deneyimli Watçı
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Yaş
    38
    Mesajlar
    220
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Alıntı dilci2007 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Kendilerine Negro (zenci) ifadesini kullanarak çağırmamız mezarımızı kendimiz kazmamız anlamına geldiğini bilerek İstanbul Atatürk havalimanından aldığımız bir paket Negro marka bisküviyi beş kişi avucumuzun içinde saklayarak yemek zorunda kalıyoruz. Sonra Memphisten New Orleans a gitmek için jete binmeye hazırlanıyoruz. Yolculuk 1 saat 20 dakika sürecek ama bana onca yolculuktan sonra sanki Erzurum dan dadaşkente gideceğim dolmuş gibi geliyor. Bu yolculukta hayatım boyunca görebileceğim en güzel gün batımını görüyorum. Bir taraftan bulutların üzerinde batmaya hazırlanan güneşi diğer yandan geceyi aydınlatacak olan ayın doğuşunu izliyorum. New Orleans a iniş için kemerlerimizi bağlamaya başladığımız zaman gecenin karanlığında şehrin ışıkları gözümü alıyor ne kadar mükemmel bir yere geldiğimizi düşünmeye başlıyorum. New Orleans havalimanına indiğimizde artık saatin akşamın dokuzu olduğunu ve bütün Caferlerin ve fast food dükkânlarının kapandığını fark ediyoruz. Açlık ve uykusuzluk bedenlerimizde kol geziyor. Zaman farkı bizi tüketmiş bunu havalimanında koltuklara oturduğumuzda anlıyoruz.

    Bu romanın sonunu McDonald's a bağlayacakmısın çok merak ediyorum.
    Turkishwat - WildWood / New Jersey Şubesi



  17. #17
    Uzman Watçı
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    282
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Alıntı dilci2007 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    arkadaşım siz hangi şirketin sahibisiniz. amsterdam havalimanında türklere yapılan ayrıcalığı görseydiniz bunları söylemeye yüzünz kızarırdı...
    Yazdıklarımın şirketle ya da şirket sahibi olmakla ne alakası var, bu sonuca nerden ulaştın gerçekten merak ediyorum.

    En normal şeyleri bile abartarak ilk defa gidecek arkadaşları tedirgin etmenin gereği yok...

  18. #18
    Wat Profesörü
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    710
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart

    Bu sene giden ve gerçekten işsiz, evsiz kalan, büyük sorunlar yaşıyan öğrenci arkadaslara üzüldüm gerçekten. Ama Mcler günde 20 saat açık ve baya iyi iş yapan yerler. Ülkenin ücra bir yerinde değilseniz Mcdeki arkadaşlar umarım saat, iş konusunda yaşamıyordur. Herkese Allah kolaylık versin...

  19. #19
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart Lafayette

    Planımız geceyi havalimanında geçirip ertesi gün bizi alması gereken süpervizörün gelmesini beklemek oluyor. Saat 09.30 yaklaşık 12 saat bu havalimanında kalmak pek iç açıcı gözükmüyor.
    Havalimanında koltukları karşılıklı koyup aralarına eşyaları yerleştirerek uyumayı planlıyoruz. Koltuğun üzerinde nasıl sızdığımı hatırlamıyorum. O koltuk bir anda hayatım boyunca uyuduğum en rahat yatak oluveriyor. Derken irkilerek uyandığımı hatırlıyorum karşımda ağlayan birini gördüğümde titrediğini fark ediyorum. Klima sanki dondurmuş kızcağızı. Sevgilisiyle motele gitmeye karar veriyorlar. 5 dakika geçmeden geri dönüyorlar ve dışarının daha sıcak olduğunu fark edip bizi de çağırıyorlar. Çıkıyoruz ve dışarıya çıktığımız zaman bir fırına girdiğimizi düşünüyoruz. Bir bank bulup onca klima ve önümüzdeki caddeden geçen arabaların gürültüsüne rağmen uyuyoruz. Her tarafımız tutuluyor. Derken heeeeeyy! Wake up! Diye bir sesle uyanıyoruz. Bankların üzerinde Gözlerimizi açtığımızda karşımızda bir Amerikalı elinde bir fotoğraf makinesi fotoğrafımızı çekiyor. Saate bakıyorum saat 04.00. hala gün doğmamış karanlık. Konuşuyoruz, tanışıyoruz muhabbet ediyoruz… Onunda elinde bavulu olduğunu ve saat 8 de uçağının olduğunu söylüyor bizlere. Saat 7 de bizi kahvaltıya davet ediyor. Kabul ediyoruz sevinç içinde. Havaalanında dizüstü bilgisayarı kucağımızda wireless internet arıyoruz. Nihayet buluyoruz msn de ilk izlenimlerimizi Türkiye’den arkadaşlarla paylaşıyoruz. Sonunda saat 7 oluyor ve Amerikalı ile kahvaltıya gidiyoruz. Cafe de her şeyin Amerikalı dan olduğunu anlıyoruz ve Türk aklı ya ben en pahalısını arkadaşlar da en ucuz kahvaltılıklar alıyorlar. Bütün yiyeceği beş dakika içinde yedikten sonra Amerikalı benim aldığım yiyeceğin domuz eti olduğunu ve iyi kas yaptığını söylüyor bana o an dünyam yıkılıyor. Sonra bizi havaalanından almasını gereken süpervizörün (üst denetçi) gelmesini bekliyoruz. Her geçen dakika daha bir yoruluyor daha bir uykusuzluk bedenimizi esir alıyor. Havaalanında geçen her taksiye sponsorun gönderdiği kişi olduğunu düşünüyor ve bizi alacak umuduyla bakıyoruz ama nafile. Sonunda kırmızı bir araba geliyor bize bakıyor eliyle beş kişi işareti yaparak bizi arabaya çağrıyor. Arabaya biniyoruz, Seviniyoruz. Zenci şoföre derdimizi anlatmaya çalışıyoruz ama onun ne bizden ne de sponsordan haberi olmadığını fark ediyoruz. Sıradan bir taksici olduğunu anlayınca olduğumuz yere geri dönüyor ve beklemeye devam ediyoruz. Anakarayı arıyor bizi alması gereken insanların gelmediğini söylüyoruz. Uzun bekleyişin ardından Daniel adında cimi cinsiyeti belli olmayan biri geliyor ve bizi alıp götürüyor. DS formumuzdaki adresimize geldiğimiz zaman bize ayarlanan Mc’donalds işinin savsata olduğunu oranın kontenjanın dolduğunu New Orleansta çalışamayacağımızı öğreniyor ve bütün hayallerimiz yıkılıyor. Bize neler neler söyleyip kandırıyorlar ve şehrin 200 km batısına Lafayette ye götürüyorlar. Dışarıda sıcaklık 100 fahrenheiti buluyor. Bizi 5 kişi aynı eve yerleştirmelerini istiyoruz ama bize ayıracaklarını söylüyorlar. Orada 5 kişilik bir türk grup daha olduğunu ve bizi onlarla karıştırıp 3 grup yapacaklarını söylüyorlar. Grup 4-4-2 şeklinde olacak ama kimse grubundan ayrılmak istemediği için orada hiç de hoş olmayan durumlar yaşanıyor. En sonunda süpervizör bizlere 5-5 iki grup olabileceğini ama bir grubun şehir dışında çalışmak zorunda kalacağını söylüyor. Bu durumda İngilizcesi iyi olan grup şehir içinde çalışacak. Kimin kalacağına karar veremediğimiz bu durumda türkün Türkten başka dostu olduğu gerçeğinin yalan olduğunu görüyor Anadoludan 14000 km uzakta diğer Türk grupla şehirde kalma savaşına giriyoruz. Kavga başladı başlayacak derken süpervizörler bizleri ayırıyorlar. Sonuç hayatımda ilk defa İngilizce öğretmenliğinde okumanın avantajını görüyorum ve Lafeyette de şehir merkezinde kaldığımızı fark ediyorum. Bu arada hala uykusuz ver yorgunuz. Elime al uçak biletin Türkiye ye dön deseler dönecek gibi hissediyorum kendimi. İçimde en ufak bir istek kalmadığını fark ediyorum.
    Konu dilci2007 tarafından (08-07-2008 Saat 04:17 AM ) değiştirilmiştir.

  20. #20
    Wat Profesörü
    Üyelik tarihi
    Mar 2007
    Yaş
    38
    Mesajlar
    624
    Tecrübe Puanı
    21

    Standart

    Alıntı dilci2007 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Planımız geceyi havalimanında geçirip ertesi gün bizi alması gereken süpervizörün gelmesini beklemek oluyor. Saat 09.30 yaklaşık 12 saat bu havalimanında kalmak pek iç açıcı gözükmüyor.
    Havalimanında koltukları karşılıklı koyup aralarına eşyaları yerleştirerek uyumayı planlıyoruz. Koltuğun üzerinde nasıl sızdığımı hatırlamıyorum. O koltuk bir anda hayatım boyunca uyuduğum en rahat yatak oluveriyor. Derken irkilerek uyandığımı hatırlıyorum karşımda ağlayan birini gördüğümde titrediğini fark ediyorum. Klima sanki dondurmuş kızcağızı. Sevgilisiyle motele gitmeye karar veriyorlar. 5 dakika geçmeden geri dönüyorlar ve dışarının daha sıcak olduğunu fark edip bizi de çağırıyorlar. Çıkıyoruz ve dışarıya çıktığımız zaman bir fırına girdiğimizi düşünüyoruz. Bir bank bulup onca klima ve önümüzdeki caddeden geçen arabaların gürültüsüne rağmen uyuyoruz. Her tarafımız tutuluyor. Derken heeeeeyy! Wake up! Diye bir sesle uyanıyoruz. Bankların üzerinde Gözlerimizi açtığımızda karşımızda bir Amerikalı elinde bir fotoğraf makinesi fotoğrafımızı çekiyor. Saate bakıyorum saat 04.00. hala gün doğmamış karanlık. Konuşuyoruz, tanışıyoruz muhabbet ediyoruz… Onunda elinde bavulu olduğunu ve saat 8 de uçağının olduğunu söylüyor bizlere. Saat 7 de bizi kahvaltıya davet ediyor. Kabul ediyoruz sevinç içinde. Havaalanında dizüstü bilgisayarı kucağımızda wireless internet arıyoruz. Nihayet buluyoruz msn de ilk izlenimlerimizi Türkiye’den arkadaşlarla paylaşıyoruz. Sonunda saat 7 oluyor ve Amerikalı ile kahvaltıya gidiyoruz. Cafe de her şeyin Amerikalı dan olduğunu anlıyoruz ve Türk aklı ya ben en pahalısını arkadaşlar da en ucuz kahvaltılıklar alıyorlar. Bütün yiyeceği beş dakika içinde yedikten sonra Amerikalı benim aldığım yiyeceğin domuz eti olduğunu ve iyi kas yaptığını söylüyor bana o an dünyam yıkılıyor. Sonra bizi havaalanından almasını gereken süpervizörün (üst denetçi) gelmesini bekliyoruz. Her geçen dakika daha bir yoruluyor daha bir uykusuzluk bedenimizi esir alıyor. Havaalanında geçen her taksiye sponsorun gönderdiği kişi olduğunu düşünüyor ve bizi alacak umuduyla bakıyoruz ama nafile. Sonunda kırmızı bir araba geliyor bize bakıyor eliyle beş kişi işareti yaparak bizi arabaya çağrıyor. Arabaya biniyoruz, Seviniyoruz. Zenci şoföre derdimizi anlatmaya çalışıyoruz ama onun ne bizden ne de sponsordan haberi olmadığını fark ediyoruz. Sıradan bir taksici olduğunu anlayınca olduğumuz yere geri dönüyor ve beklemeye devam ediyoruz. Anakarayı arıyor bizi alması gereken insanların gelmediğini söylüyoruz. Uzun bekleyişin ardından Daniel adında cimi cinsiyeti belli olmayan biri geliyor ve bizi alıp götürüyor. DS formumuzdaki adresimize geldiğimiz zaman bize ayarlanan Mc’donalds işinin savsata olduğunu oranın kontenjanın dolduğunu New Orleansta çalışamayacağımızı öğreniyor ve bütün hayallerimiz yıkılıyor. Bize neler neler söyleyip kandırıyorlar ve şehrin 200 km batısına Lafayette ye götürüyorlar. Dışarıda sıcaklık 100 fahrenheiti buluyor. Bizi 5 kişi aynı eve yerleştirmelerini istiyoruz ama bize ayıracaklarını söylüyorlar. Orada 5 kişilik bir türk grup daha olduğunu ve bizi onlarla karıştırıp 3 grup yapacaklarını söylüyorlar. Grup 4-4-2 şeklinde olacak ama kimse grubundan ayrılmak istemediği için orada hiç de hoş olmayan durumlar yaşanıyor. En sonunda süpervizör bizlere 5-5 iki grup olabileceğini ama bir grubun şehir dışında çalışmak zorunda kalacağını söylüyor. Bu durumda İngilizcesi iyi olan grup şehir içinde çalışacak. Kimin kalacağına karar veremediğimiz bu durumda türkün Türkten başka dostu olduğu gerçeğinin yalan olduğunu görüyor Anadoludan 14000 km uzakta diğer Türk grupla şehirde kalma savaşına giriyoruz. Kavga başladı başlayacak derken süpervizörler bizleri ayırıyorlar. Sonuç hayatımda ilk defa İngilizce öğretmenliğinde okumanın avantajını görüyorum ve Lafeyette de şehir merkezinde kaldığımızı fark ediyorum. Bu arada hala uykusuz ver yorgunuz. Elime al uçak biletin Türkiye ye dön deseler dönecek gibi hissediyorum kendimi. İçimde en ufak bir istek kalmadığını fark ediyorum.
    Umarım tek sıkıntın bunlar olur tüm 3 ay boyunca... Yaşadıklarını okuyunca çok yakın hissettim kendimi
    Betrayer... in truth, it was I who was betrayed. Still, I am hunted. Still, I am hated. Now, my blind eyes see what others cannot...

  21. #21
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    Süpervizörün taksisine atlıyoruz arkada şehir dışında çalışmak durumunda kalan gözü yaşlı 5 Türk genci bırakıp kalacağımız eve doğru yola çıkıyoruz. Burası süper bir yer işe yakın ev güzel diye düşünürken o gün evden çıkması gereken Taylandlı öğrencilerin hala ev de olduklarını ve evin pislik içinde olduğunu görüyoruz. Her neyse evi toparlayıp gidiyorlar ve ev bize kalıyor. Her şeyin çok güzel olmaya başladığını düşünmeye başladığımız zaman ertesi gün bizi Mcdonaldsa oryantasyona götürdüklerinde bizden 2 erkeğin farklı Mcdonalds ta çalışacağını söylüyorlar. Alıştırma dedikleri zaman bir şey bekliyoruz aslında ama öyle bir şey zaten yokmuş. Bize oryantasyonda tişört ve şapka verdiler bu mu oryantasyon dedim… Aynı yerde çalışıp ve aynı evde kalmayı planlarken başımıza neler geliyor anlam veremiyoruz.
    Sokağa çıktığımız zaman herkeste araba olduğu için bizden başka yaya insan görme ihtimalimiz Türkiye de enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinden daha düşük bir ihtimal olduğundan bizi arabalarından gören insanlar dönüp bir daha bakıyorlar. Herkesin iki tane arabası olduğundan mıdır nedir yayalar için hiçbir şey yapılmamış. Sokakta insan yok ve şehir hayalet görünümünde. Sitemizin havuzunda eğlenmeye gidiyoruz. Yeni tanıştığımız Kadının birine burada nasıl araba kiralayabileceğimizi soruyoruz o da benim cipimi alın havaalanından arabanızı kiralayın ve dönün diyor. Şaşkınlık içinde kalıyoruz kadın bize Türkiye de ömür boyu çalışsan alamayacağın cipini teslim ediyor biz reddediyoruz…Amerika da ilk günlerde kültür şoku yaşamamanın imkânsız olduğunu düşünüyorum çünkü en basitinden sokağa çıktığında hiç yaya olmamasına rağmen tüm arabaların sana yol verdiğini öncelik hakkının yaya da olduğunu görüyoruz. Bunun cumhuriyet caddesindeki seni ezmeye çalışan trafik canavarlarıyla benzer olmadığını görünce şaşırmamak elden değil. Amerika’ya geldiğimiz andan itibaren düzgün beslenmeye çalışıyoruz. Ama work and trouble! sezonu başladığı andan itibaren Amerika da ki ekmek satışlarında büyük oranda artış saptandığını öğreniyoruz. Bu insanlar ekmek yemiyorlar biz de elimize her seferinde 5 tane ekmek alıp evimize dönerken öylece bizi izliyorlar. Saklamak güç, sıkıntı cabası. Burada yaşamanın avantajlı yönleri de yok değil aslında. Alış veriş sonrası marketten çıkarken elimizde mutlaka her seferinde 5 kiloya yakın muz aldığımızı fark ediyoruz. Muzu burada sudan ucuz.

  22. #22
    Deneyimli Watçı
    Üyelik tarihi
    May 2008
    Mesajlar
    201
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Valla anliyorum mc donalds larin sahibi farklida olsa sistemi hep ayni. ama mc de calisan ogrencilerdemi hep ayni olur yaf benim yasadiklarimla neredeyse ayni bazi ufak tefek farkliliklar da yok deil mesela benim sitenin havuzunda bir kadinla tanismadim alin jipimi gidin falan da demedi havuzda kimseyle tanismadim zaten havuza 3-5 kez anca girdim girincede hep kafami bir yerlere carpiyom ee yari olimpik ten asagisina alisik olmadigim icin . bide muz mevzusuna gelince burda hic bisey ucuz deil ki muz ucuz olsun ben detroit mi dayim burda konustugum insanlar alaskadan sonra en kotu ekonomiye sahip eyalet michigan dior. muz mevzusunuda bununla baglantili oldugunu dusunuyorum. ole markete gidince 5 tane ekmek alsam 10 dolar tutuyor zaten parada kazandigimiz yok neyle alcaz bu ekmegi kendimi prince makarnaya verdim Allah sonumu hayretsin

    biraz icimi dokmus gibi oldum ama neyse

  23. #23
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Wink

    GÜNLER GEÇİYOR VE İŞE BAŞLIYORUZ VE MC'DONALDTAKİ İLK 7 SAATİM...

    Work and trouble sezonunun trouble sezonu bitiyor ve work kısmına başlıyoruz. Ama asıl trouble kısmı burada başlıyor galiba. Mc’donaldsta çalışmaya başladığım ilk gün hayatımda görebileceğim en iğrenç şeyleri gördüm diyebilirim. İlk girdiğimizde içimiz de bir heyecan vardı. Hemen önlükleri giydik ve eğitime başladık. Eğitim değil sanki orada bir yıldır çalışıyoruz gibi muamele görüyoruz. Bir orada bir burada bir şurada başımız dönüyor. Bacaklarımı hissetmediğimi düşünmeye başlıyorum, belim kopuyor. Ayakta durmaktan başım dönüyor. İlk önce yanıma Kolombiyalı bir kız veriyorlar başlıyoruz hamburgerleri yapmaya. Ben hemen nerelisin kimsin kimin nesisin diye sormaya başlıyor lak lak etmeye çalışıyorum kızla. Kızın İngilizcesi çok kötü, İspanyolca konuşuyor. Neden sonra bilmiyorum kendimi patates kızartırken buluyorum. Patatesin yağı sanki yıllardır değişmemiş gibi. Yağ değil mazotun içinde kızartıyorum patatesi. Leş gibi kokmaya başlıyorum. İsrafın korkunç dereceye ulaştığı bu yerde çöpe atılan etlerin bizim bir yılda yediğimiz etten daha fazla olduğunu görüyorum. Etrafta ilginç şeyler devam ederken acıkıyorum. İşverenim bana bir menü hazırlayacağını söylüyor. Sen zahmet etme ben kafama göre hazırlarım diyeceğim ama demiyorum. Kendime büyük boy patates almaya hazırlanırken işveren beni uyarıyor. Büyük boy senin ne haddine diyor. Halbu ki 5 dakika önce eşek yükü kızarmış patatesi sıcak olmasına rağmen soğuduğu için çöpe atıyordu. Bu nasıl bir sistem nasıl bir kültür anlam veremiyorum. İşveren orda herkesten çok çalışıyor. Derken kendimi bulaşıkhane gibi bir yerde buluyorum. Giyiyorum üniformamı! Önümde yığınla bulaşık her yerden hortumlar geçiyor. Bir şeyler oluyor. Başlıyorum yıkamaya 5 dakika geçmeden işveren geliyor. Paspası tutuşturuyor elime. Başlıyorum paspas yapmaya. Yorgunluk hat safhaya ulaşıyor. Bu eğitim mi başka bir şey mi onu ilk pay-checki alınca anlayacağız artık.
    Konu dilci2007 tarafından (24-07-2008 Saat 11:22 AM ) değiştirilmiştir.

  24. #24
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Mesajlar
    97
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart

    verilen bilgiler için saol

  25. #25
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    42
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    daha önce Destin Florida Mcdonalds da calısan var mı

  26. #26
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    34
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    Zaman ilerledikçe eğlence hayatına atılalım diyoruz yeni ortamlar kurmaya başlıyoruz. İş yerinde 20 yaşındaki Tailor dan basket topunu alıp Ukraynalı kızlar bizim kızlar ve Ruslarla duş almışçasına terleyene dek basket oynuyoruz. Basket oynuyoruz çünkü adamlarda Soccer kültürü yok. Ertesi akşam oluyor işten güçten bitmişiz bizim Taylor geliyor içelim diyor. Kız arkadaşında da kendisinde de araba var. Atlıyoruz arabalara çıkıyoruz Lafayette sokaklarına. Bir bara giriyoruz girişte 21 yaş alttakilerin bileklerine kırmızı kalemle çarpı atıyorlar 21 yaş üsttekilere mavi bileklik takıyorlar. Bizim Taylor henüz 20 yaşında içki alamadığı için içkilieri bizden almamızı isteyecek. Ben girişteki adama pasaportumu veriyorum 21 yaş üzeri olmama rağmen adam bileklerime kırmızı çarpı atıyor. Anlam veremiyorum. Düşünüyorum ve durumu izah etmeye çalışıyorum derken bende jeton düşüyor. Adama göre AA-GG-YY olan sıralama üzerinden bakıldığında adam haklı. Ama sonra durumu izah ediyorum her şey açıklığa kavuşuyor bilekliği takıyorum bileğime. Bu sefer sıkıntı yine bitti derken barmade’e biraları sipariş etimiz zaman kızcağız hem bileklerime hem de çarpılara bakıyor kimden aldın bilekliği diye soruyor. Bana içki vermiyor. Ona da derdimizi o gürültü de yarım saat anlatmaya çalışıyoruz nihayetinde içkileri alıp dansa başlıyoruz. Ortam güzel her tarafta her milletten insan var derken saat 2 oluyor mekân kapanıyor. Eve geliyoruz o yorgunlukla uyuyacağız derken Taylor ve kız bir şey demeden sormadan bizimle eve geliyorlar. Oturuyoruz… Konuşuyoruz…YİNE UYKU YOK…(

  27. #27
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    May 2008
    Mesajlar
    86
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    McDonald's da çalışmayı düşünenler, sadece düşünmeyin

  28. #28
    Uçuşa Hazır Watçı
    Üyelik tarihi
    Nov 2008
    Yaş
    38
    Mesajlar
    131
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart

    McDonald's için attık imzayı hayırlısı olur inşallah. En azından aç kalmayız herhalde

  29. #29
    Deneyimli Watçı
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    197
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    Alıntı Voltage Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    McDonald's için attık imzayı hayırlısı olur inşallah. En azından aç kalmayız herhalde
    giden birkaç arkadaşım memnun kkalmamıştı..umarım çok yogun bi mc da calısmazsın..

  30. #30
    Acemi Watçı
    Üyelik tarihi
    Jan 2011
    Mesajlar
    40
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart

    Alıntı Voltage Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    McDonald's için attık imzayı hayırlısı olur inşallah. En azından aç kalmayız herhalde
    bzde 2011 yazında destince olucaz inş =)

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 3 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 3 misafir)

Benzer Konular

  1. Mc Donalds gibisi yok!
    Konu Sahibi fuego amore Forum FastFood İşleri ve Restaurantlar
    Cevap: 21
    Son Mesaj : 17-11-2009, 04:08 AM
  2. Mc Donalds>Idaho Springs/Colorado
    Konu Sahibi Fiorex Forum FastFood İşleri ve Restaurantlar
    Cevap: 7
    Son Mesaj : 31-05-2009, 02:44 PM
  3. Mc Donalds
    Konu Sahibi yakuza Forum FastFood İşleri ve Restaurantlar
    Cevap: 39
    Son Mesaj : 12-01-2009, 11:15 PM
  4. Mc Donalds
    Konu Sahibi _DaUt_ Forum FastFood İşleri ve Restaurantlar
    Cevap: 41
    Son Mesaj : 31-07-2008, 11:53 AM

Bookmarks

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •