Benim başıma bu kadar komik olaylar gelmedi.Ama teleffuzlarla dalga geçenler oldu. Amerikalılar olsa gene iyi bizim Amerika'da büyümüş Türkler dalga geçiyorlardı.

Bizim gibi İngilizceyi zorlaya zorlaya öğrenmedikleri için dalga geçmek kolay oluyordu.

Bir keresinde Morey's Piers eğlence parkında çalışan ve İngilizcesi pek iyi olmayan arkadaşım hasta olduğu için işe gidemiyor. Sonra "Supervisor"ın yanına gidiyor hiç hazırlanmadan.
Adam soruyor "Ne oldu?" diye.
Bizim akıllım kustuğunu söyleycek ama o an kusmanın manasını bilemediğinin farkına varıyor.Sonra el kol hareketleriyle ve kusma sesi çıkararak zar zor deridini anlatıyor.

Gene aynı arkadaş zenci bir çocuğu boyu yeterince uzun olmadığı için sorumlu olduğu oyuncağa bindirmiyor.Sonra çocuğun ağlamaya başlamasıyla birlikte annesi bağırmaya başlıyor:

-Sen ırkıçısın, şurdaki beyaz çocuk oğlum kadar bile değil.Ama ona izin verdin diye.

Tabi arkadaş anlıyor ama cevap yok.
Sonra kadın belki haklıdır diye, kadının gösterdiği beyaz çocuğu oyuncaktan çıkarıp boyunu ölçmeye kalkıyor.Bu seferde beyaz çocuk ağlamaya başlıyor.

Aynı anda iki anne de arkadaşa bağırarak küfretmeye başlıyorlar.
Arkadaş anlıyor küfürleri ama gene ses yok.

Supervisor geliyor."Ne oldu?" diyor.Ses yok.
Sonra suçluymuş gibi arkadaşı özel bir odaya götürüp sorguya çekmeye kalkışıyorlar ama gene ses yok.
En sonunda çocuk ağlayacak duruma gelince suçsuz olduğu kanatine varıp eve yolluyorlar.

Ertesi gün polis falan gelip olayla ilgili rapor tuttu.Ama bu sefer arkadaşın durumunu bildikleri için ona hiçbirşey sormadılar.


İngilizce'yi çok iyi anlasak bile konuşamadıktan sonra yaşayabileceğimiz maceraların sınırı yok!!!