Vay anasýný sayýn seyirciler.. Vizede kýlýk, kýyafet, dil konusundaki kifayet hep gözümde büyümüþtü. Belki anlatýlanlardan, belki benim psikolojimden dolayý bilemem ama zihnimde yer edenden daha bir kolaymýþ vize görüþmesi.
Sabah kalktým, sýký bir kahvaltý yaptým ve randevu aldýðým saatten 15dk önce konsolosluðun önüne gittim. Biraz kalabalýktý sanki... Kapýdaki güvenliðe pasaportlarý verdik ve sýramýz gelince X-ray'den geçmek üzere içeri ilk adýmý attýk. X-ray'den geçip fiþ için sýraya girdim. Açýkçasý sýrada beklemek çok sýkýyor. Ýçimden olmadýk, abuk subuk iðrenç þarkýlarý söyleyerekten vakiti geçirdim ve sýra bana geldi. Onca belge toplamýþtým ama öðrenci belgemi bile almadýlar. Sadece transkript, dekont ve isimlerini hatýrlamadýðým 3 ingilizce evrak daha. Klasik evrak düzenleme ve fiþ alma iþlemlerinden sonra giþelerin olduðu salona geçip aþaðýdaki resimdeki bayýk kurbaða gibi oturarak sýramýn gelmesini beklemeye baþladým.
Velhasýl sýra numaram geldi ve sarý saçlý güler yüzlü ve sesiyle beni neþelendiren "parmak izi alýcý" bayanýn olduðu giþeye gittim:
+ : Ben
- : Görevli
- Hi!
+ Hi!
- i will take your fingerprints. Firstly left four finger like this. aha... Tenk you..
+ heehheee..
- Now your right hand's four fingers like this.. Ahaa.. Thank you..
+ ehuheee..
- Now your both hands' first fingers like this.. Errmm.. Can you rub your hand with your t-shirt (Buna benzer bi cümle kurmuþtu tam hatýrlamýyorum) (birsürü dosya tutmaktan sað elimin baþparmaðý terlemiþti)
- A-ha.. Thank you.. We will call you again.
+ Ok, thank you.
Epey bi süre sýramýn gelmesini bekleyip ortamda geçen konuþmalara kulak misafiri olduktan sonra beklenen an geldi ve numaram yandý. Hýzlý adýmlarla giþeye doðru yürüdüm, çünkü alýþmýþým; Türkiye'deki bankalarda giþede numaram yandýðý zaman 5 saniyen var. Sonra hemen numaran geçer. O manzarayý gözüme getirerek hýzlý adýmlarla giþeye vardým:
+ Hi!
- ... (evraklarý düzenliyor cevap vermedi)
- Hi "Abdülselam!". (Belgelere bakýp ismimi okumaya çalýþtý)
+ Hi!
- How are you?
+ I'm fine, thank you. what about you?
- Thank you. You want to go USA, right?
+ Yea. I want sir.
- First, i must test your English ok?
+ No problem, its ok.
- So.. Where will you planning to work?
+ in bla bla, at bla bla.
- Do you know about your job?
+ Absolutely yes. I will work as a X worker.
- So.. When will you be graduated?
+ 2 years later.
- Errrmm... I am looking your GPA. Seems like a good average. What is your GPA?
+ Two point fourtyfive sir. And i will increase it from 2.45 to 2.55 or over at the end of spring semester.
- Well... Did you read it? (Elimdeki antitrafficking formunu gösteriyor. Bu arada suratý sürekli somurtuyor. Belli ki günde 54756856445 kiþiye vize vermekten sýkýlmýþ)
+ Yea. It mentions about my rights in USA. And it's written that my employer can not discriminate me about my origin, my language or any other things. Also, if i come across with a problem or i am in danger, i must call 911. (bu cümleden sonra nedense yüzü gülmeye baþladý. Tam nedenini merak ediyordum ki..)
- Great! Its so important; every one who awaits for the visa must know their rights while in USA. (belki waits demiþ olabilir ama ben awaits anladým) And i must confess that your English is impressing.
+ Thank you for compliment but i need more and more practise.
- So... Senin bussiness onaylandi. UPS kargo disarida. Oraya git. Ýyi tatiller "Abdülselam". (Adam Türkçe konuþmaya baþladý. Ben dumur oldum, ne diyeceðimi bilemedim.)
+ Eyvallah. Tenk yu, saðol. Have a good day.
(PS:Vizedeki memur insanýnýn dediklerini tam hatýrlamýyorum ama 3 aþaðý 5 yukarý bu þekilde konuþmuþtu.)
(PS2: Ýsmim Abdulselam deðil, emsal teþkil etsin diye verdim.)
Ve vizemi aldým. Zaten benden önceki 464784 kiþiye de vize verdiler. Red alan yoktu. Kaldý ki daha önce okuduðum bir baþlýkta bir arkadaþýmýzýn dediði gibi kulak misafiri olduðum konuþmalardan birisinde arkadaþýmýzýn biri sadece "hi. yes. yes. no. yes. no. no. thank you." diyerek vizeyi aldý. Tamam biraz abartmýþ olabilirim ama buna yakýn bi görüþmesi vardý. sanýrým notlarý 2'nin altýnda olanlara da verdiler vizeyi.
Giriþ ve geliþme bölümünden sonra sonuç bölümü: Düþündüðünüz kadar kasmanýza gerek yok arkadaþlar. Çünkü düþünmediðinizden daha az kastýracaklar sizi. Bakýn düþünmediðinizden daha az diyorum.. O kadar kolaymýþ yani vizeyi almak.. Hatta siz almýyorsunuz, onlar neredeyse zorla veriyorlar vizeyi. Saygýlar efenim.
PS3: Fiþ almak için kuyrukta beklerken arkadaþlarýn bazýlarý "içeride þöyle böyle soruyorlarmýþ. Ona þu cevabý veririz buna da bu cevabý veririz" gibisinden konuþuyorlardý. Gözlemlediðim kadarý ile quiz olacaklarmýþ gibi bir hava vardý ve bu yüzden de heyecan yapýyorlardý. Ýlk kez girecek arkadaþlar; sakin, dingin, Bezgin Bekir gibi, Usta Splinter gibi olmak lazým. Heyecan yaptýkça kuracaðýnýz cümleler birbirine girebilir. Relax..![]()





Alýntý










Bookmarks