AMERIKA'YA GITTIGIMIZDE NELER OLDU?
Çok kötü bir uçak yolculuğundan sonra LAX (Los Angeles International Airport) a vardık. Saat farkından dolayı biraz afallaşmıştık açıkcası. Gitmeden önce mutlaka SHUTTLE ayarlayın. Arkadaşım sağolsun gitmeden önce bunu düşündü ve ayarladı. Vardığımızda hemen wi-fi bulmak için koşmuştuk hatırlıyorum hemen ailemize haber verdik ve check-in yaptık haha. Neyse ardından shuttle'ı bulduk adresi falan söyledik eve kadar bıraktılar. Kişi başı 15 dolar verdik sanıyorum. SUPER SHUTTLE ile gitmiştik. Fakat hiç gerek yokmuş evimiz LAX'e çok yakınmış taksiye binsek daha az para ödermişiz kişi başı 10 dolar fakat pek fark yok yine de siz bilirsiniz. GİTMEDEN ÖNCE MUTLAKA TELEFONUNUZA GOOGLE MAPS UYGULAMASINI YUKLEYIN! Orada sürekli bu uygulamayı kullanıyorsunuz. Bir de orada kullacağınız otobüslerin seferlerini yükleyin. Los Angeles'a gidecekseniz mutlaka Big Blue Bus, Culver City Bus ve Metro Bus şiketlerinin otobüslerini kullanırsınız söyleyeyim. Halk otobüsü denen bir şey yok bütün otobüsler özel şirketlere ait ve taksi de gerçekten pahalı! Ardından evimize geldik. Ev sahibinin anahtarı getirmesini bekledik bu sırada alt komşularımızla tanıştık onlar da Moldovyalı ve bizim çalışacağımız yerde çalışıyorlardı. Onlarla konuştuk ve kelimenin anlamıyla yıkıldık.. Çok az para kazandıklarını ve işten hiç memnun olmadıklarını, ev ile iş arasının iki otobüs değişimi ve 2 saat sürdüğünü ayrıca otobüslerin de o kadar ucuz olmadığınız söylediler. Her otobüsün fiyatı değişiyor fakat genelde 1.50$ falan.. Transfer yapacaksanız ona göre bilet alıyorsunuz o da değişiyor, transfer farkı 50 cent falan.. Her gün işe giderken bu ücreti ödediğinizi düşündüğünüzde gerçekten pahalı.. Araba kiralamak falan yalan zaten, almak da öyle.. 20 yaşındaysanız sadece FOX ve HERTZ adlı iki şirket arabayı size kiralıyor diğerleri 21 yaş üstü. Arabayı en ucuz 28 ve üstü yaşındakiler kiralar. Neyse arkadaşlar biz gittiğimize pişman olduk dönüş yolları aramaya o zaman başladık. Bir de ben kredi kartımı ve bilgisayarımı falan almamıştım resmen eziyet şansıma arkadaşlarım geliyormuş getirmişti, cidden büyük şanstı. İlk gittiğimizde etrafa baktığımızda o kadar şaşırmadık daha sonra her şeyi çözdük. Zaten ilk bir ayınız orayı tanımakla geçiyor ve kesinlikle zamanın nasıl geçtiğini anlamıyosunuz. Ailemizle neredeyse her gün görüşebiliyorduk. Tango, Viber ve Whatsapp uygulamaları gerçekten işe yarıyor. İş kısmına gelirsek arkadaşımın da dediği gibi şirket bize 12 haziranda orda olmamız gerektiğini söyledi ısrarla, biz de bütünlemelere falan kalmadan finaller biter bitmez hemen bavulumuzu hazırlayıp Amerika'ya uçtuk fakay geldiğimizde işe başlamak için nerdeyse 15 gün bekledik. Bu 15 gün zarfında hiç para kazanamadığımız için harçlığımızdan harcadık ve iki hafta sonunda elimizde gerçekten az bir para kalmıştı ki biz gerçekten çok hesaplı bir şekilde harcıyoduk. Eminim içinizden oha o kadar parayı nasıl harcamışlar oto b.ka para veriyolardır diyosunuzdur ama öyle değil marketten çikolata almak bile lükstü.. İş oryantasyonuna kadar çalışmadık sonrasında oryantasyon oldu bize bir çok kağır imzalattılar okumuyosunuz bile sıkıcı bir oryantasyondu iyi yanı oryantasyonda harcadığınız parayı alabiliyosunuz. İş arkadaşlarımızla tanıştık orda biraz başta tatlı insanlar gibi gözüküyolardı sonrasında ne kadar sıkıcı ve soğuk olduklarını anladık ve bunun nedenini kesinlikle bilmiyoruz. Ardından işe başladık. T-shirtlerimiz ve şapkalarımız vardı parka ait. Pantalonu bej rengi ve siyah rengi olmak üzere tanesi 20$'dan siz alıyosunuz. Ayrıca bir polar satıyorlar pacific park'a ait ona da para ödeyip siz alıyorsunuz. Biz pahalı diye almadık, ofiste bir çok polar ve ceket vardı onlardan giyeriz diye düşündük fakat aşırı derecede pistiler ve kokuyolardı ama buna rağmen giymek zorundaydık çünkü soğuktu. Santa Monica, Los Angeles'tan ayrı bir yer. Çok pahalı ve gerçekten çok zenginlerin yaşadığı bir semt. Çok güzel gerçekten yaşanılası bir yer, bir sürü film çekimi, klip çekimi ve reklam çekimleri yapılıyor evet bu havalı gözükebilir ama sizi hiç bir şekilde ilgilendirmiyor. Çünkü siz orda her gün bir çok gereksiz insanla uğraşıp, amele gibi çalışıp çok yoruluyorsunuz ve bunun karşılığında az para alıyorsunuz. 3 shift vardı çalışırken. Sabah, akşam ve gece olmak üzere. Biz hiç bir zaman gece çalışamadık, çünkü belirli bir saatten sonra otobüs yok. hep sabah çalışmaya çalışıyoduk günlük 5 saat çalıştırıyolardı biz fazla çalışmak istiyoduk ama buna hiç bi zaman izin vermiyorlardı. Gerçekten kendilerini çok akıllı sanıyolar. Çok işçi alıp az çalıştırıyolardı ve gelenlerin çoğu 1 ay sonra işi bırakıyodu. Zannediyorum bu yüzden International işçi alıyolardı. Çünkü bizim gibi WAT çıların ben işi beğenmedim bırakıyorum diyebilme şansı yok. Aslında var ama bunun belirli kıstasları var. Bizim sponsorumuz ASPIRE adlı şirketti. Çok zor bir şirket sakın bu şirketle bir iş yapmayın. Size kesinlikle işi erken bıraktırmıyolar, sürekli yağtığınız sözleşmeyi hatırlatıyolar ve konaklama konusunda kesinlikle yardımcı olmuyorlar. Arkadaşımın da dediği gibi biz yurda geçmek istedik fakat yer olmasına rağmen bizi yurda aldırmadılar sanırım işlemleri çok uzun geldi onlara bilmiyorum. Sözleşmeniz olduğu için ve sözleşmeyi ptal edemediğiniz için o işte ne kadara kadar çalışacağınıza dair söz verdiyseniz çalışmak zorundaydınız ve bu yüzden PACIFIC PARK'ta çalışan bir kaç enayi international işçi dışında işi seven bir kişi bile bulamazsınız. Yemek konusunda iş yerinden yiyorsunuz fakat paralı, içecekler vs. ve tatları gerçekten kötüydü biz evden götürmeyi tercih ediyoduk. İş yerinde dolalarınız oluyor fakat kilidi para verip siz alıyosunuz. Çok absürd gerçekten. Sen bir şirketsen işçinin şirkete dair olan her şeyini karşılamak zorundasın fakat orda amele olduğun için onu pek önemsemiyolar. Internationallar dışında orada çalışan yerli arkadaşlarımızın hiç biri de memnun değildi bunu da belirteyim. Biz parkta Games Departmanında çalışıyorduk. Hani bu 3 ördeği vurana oyuncak verenlerdendik diyeyim bir de ride operator bölümü var, bunlar da gondolun trenin başında duran insanlardı. Ride Operator olmak emin olun daha kolay, eğer gidicekseniz onu tercih edin ki gitmeyin zaten. Park içinde 13 tane oyun vardı bizim çalıştığımız ve bir kaç oyun gerçekten çok berbattı. Güneşin altında kaldığınız oyunlar da vardı benim ilk işim güneşin altında basketbol oynatmaktı ve ilk gün kollarım fena oldu.. Bir oyunda da bacak kaslarımı zedeledim eğilip kalkmaktan dolayı ve üç gün boyunca oturamamıştım.. Oyunlar dışarıdan çok eğlenceli gözükmesine rağmen gerçekten berbattı. Her gün böyle geçiyodu. OFF günleri dışında... Orada haftasonu kavramı yok bu tür işlerde. OFF günleriniz süreli değişiyor. Bizim 2 hafta da bir yenileniyordu ve biz arkadaşımla sürekli beraber gidip gelmek zorundaydık çünkü yaşadığımız bölge biraz tehlikeli oluyordu akşamları ve OFF günlerinde gezmeye çalışıyoduk. Fakat şöyle bir sorun vardı hiç ama hiç bir zaman OFF günlerimiz aynı zamana denk gelmiyodu. Programdan sürekli başkalarıyla OFF günlerimizi değiştirmeye çalışıyoduk emin olun 2.5 ayımız bunu yapmakla geçti ve artık iş arkadaşlarımız bizden bıkmıştı fakat biz zorundaydık. Bir de izin almak istediğiniz zaman bir izin defteri vardı ona yazıyordunuz hangi günlerde çalışmak istemediğinizi onlar genelde onaylanıyordu fakat para kazanamıyordunuz tabii ki. Bizim bir arkadaşımız 23 Ağustosta gelecek diye biz 25inden 30 Ağustos'a kadar izin aldık. Ardından günler böyle berbat geçmeye devam edip, paramızın yetmeyeceğini - ailemizden para almamıza rağmen- anladık ve işi erken bırakıo eve erken dönmek istedik. Arkadaşlar emin olun para gerçekten büyük bir sıkıntı ve stress bizim hemen hemen her günümüz hesap yapmakla geçiyordu ve inanın gerçekten bir cent'in bile hesabını yapıyorduk. Çamaşıra para ödüyorduk, market alışverişi, ev temizliği, diğer oda arkadaşlarınızla geçiminiz, travel kısmı, gezdiğiniz zamanlar, hiç bir yeri bilmiyosunuz ve göyle gidiyosunuz bunların hepsii çok stressliydi ve biz sürekli ailemizden para alamıyorduk gerçekten çok çekiniyoduk travel kısmına kadar diken üstündeydik yani ve biz çok iyi anlaşmamıza rağmen sırf bu stress kaynakları yüzünden arada ciddi tartışıyorduk, bu yüzden sizinle beraber gelen arkadaşlarınız da çok önemli. Biz gerçekten çok iyi arkadaş olduğumuzu orada anladık. Sınanıyorsunuz ve kendinizi de tanıyorsunuz yani.. Biz tüm bunlar yüzünden ve özelllikle para yüzünden işi erken bırakmak istediğimizi iş verenlere patronlara söyledik onlar da bizim bi üstümüzün yani suoervisor'ların bir üstü oluyor yani gidip CEO'yla bu işi konuşmuyorsunuz, onlar sizi sallamaz bile.. Bu isteğimizi söylediğimizde aldığımız tepki o kadar sert ve gereksizdi ki biz inanamadık. Hayatımızda bu kadar azar yiyip ve aşağılanabilirdik, gerçekten çok sinirlenmiştik. Aslında insanın çok şeyi söylemesi geliyor içinden fakat anadiliniz olmadığı için arada tıkanıyorsunuz bu konularda arkadaşım benden daha iyi olduğu olduğu için ben pek konuşmuyordum. İŞ verene 23 Ağustos'ta işi bırakıp gidelim dedik fakat onlar bize Labors Day günlerinin --yani 30-31 Ağustos 1-2 Eylül-- çok önemli olduğunu ve mutlaka çalışmamız gerektiğini söyledi. Biz de onlara tamam o zaman 25- 30 arası aldığımız izinler sayılsın, 30 Ağustosta işe gelelim 2 Eylül'de bırakalım dedik. Çok şahsınamuhasır olan Gerald Gun adlı işverenizim saçma sapan triplere grip bize 'size nasıl güvenicem peki ya işi bırakıp kaçarsanız?' dedi. Zaten bu cümleden sonra artık biz de ipler koptu... Bu teklifi kabul etmeyen iş veren bize her defasında söyledikleri gibi yine sözleşme gereği 13 Eylül'e kadar çalışmamıza gerektiğini yineledi. Bu konu hakkında ASPIRE adlı sponsorumuzla konuşmamız gerektiğini ve kendisinin de sponsorla iletişime geçeceğini söyledi. Bu işlem devam ederken arkadaşım okulunun takviminin değiştiğini ve 10 Eylül tarihinde mutlaka Türkiye'de olmamız gerektiğini öğrendi. Erken dönemk için bahane arayan bizlere bu olay çok iyi gelmişti. Bunu gidip iş verene söyledik, iş veren yine sponsorla konuşacağınız söyledi. Ardından bir kç gün geçti, iş veren bizimle görüşmek istedi, sponsor arkadaşıma 2 Eylül'de işi bırakabileceğini söyledi fakat ben... Ben 13 Eylül'e kadar çalışacaktım.. Tabii ki böyle bir durum söz konusu olamazdı. İşten kovulmayı ya da 23 Ağustos'ta işi bırakıp kaçmayı kafaya koyduk.. Çünkü başka hiç bir seçenek yoktu. Sponsorla konuşmayı deneğimizde bize iş veren gibi her defasında vizeniz iptal olur ve ülkeyi üç gün içinde terk etmek zorunda kalırsınız diye kaç defa tehdit ettiler. Buna rağmen aman bir şey olmaz diyip işten kovulmayı ya da 23 Ağustos'ta işi bırakmayı kafaya koyduk. Ardından 23 Ağustos'a az bir müddet kala forumları okumaya başladık. Okuduktan sonra asla ve asla işten kovulmak ya da bırakmayı göze alamadık çünkü nbu ciddi bir iş ve ve eğer vizeniz iptal olursa kaçak durumuna düşüyorsunuz ve bir daha ülkeye girmeniz yeniden vize almanız çok zorlaşıyor, aynı şekilde sizinle beraber aynı soy adı taşıyan insanların da.. Bütün bunlar olurken kendimizi gerçekten çok çaresiz hissediyorduk çünkü paramız yok, travel kısmında neler yapacağımız hiç bir şey kesin ve net değil, işi ne zaman bırakacağımız falan belli değil.. Ardından eve gidince oturup gerçekten acıklı bir mail yazdım ASPIRE'a bütün durumu ve paramızın olmadığını anlattım. Insafa geldiler ve izin verdiler. Artık her şey netti ve bir oh çektik! 2 Eylül'de çalışıp işi bırakacak 3 Eylül'de de uçağa binip New York'a gidip 10 Eylül'de de New York'tan Istanbula dönecektik. Fakat onun öncesinde 25 Ağustos'ta gideceğimiz San Francisco ve Vegas travelını planlamak vardı. Daha öncesinde de bütün Los Angeles'ı ve Dısneyland dışında bütün parkalara gezimizi yapmıştık, en sevdiğimiz Venice Beach'ti sahiller arasında gerçekten eğer Los Angeles'a gidiyorsanız, Venice'e muhakkak gidin gerçekten çok güzel, bohem bir havası var ve kendinizi rahat hissediyorsunuz. Orada hemen hemen her kesimden insanı bir arada bulabilirsiniz dünyaca ünlü top modellerden, şarkıcılardan, evsizlere kadar... San Diego gezimizi de yaptık. Bunların hepsini de ayrıntılı olarak başka başlıklar altında sitede anlatacağım. Gerçekten rehberlik çok önemli biz oradayken bize yardım eden rehber olan hiç bir şey yoktu, internette de doğru düzgün yazılar yoktu her şeyi kendimiz halletmeye çalıştık elimizden geldiğince eksiğiyle, fazlasıyla bilemiyorum. Bu arada SF ve LV gezisi için araba kiraladık zaten araba kiralamadan gezmek diye bir şey olamaz, öyle bir dünya yok, oraya gidiyorsanız eğer araba kiralama parasını gözden çıkarın bir kere. Son olarak uçak paralarına değineceğim, uçak biletleri ucuz falan değil sakın kanmayın ben New York için 215 dolar ödedim arkadaşımın şansına 255 dolar ödedi ve erken döneceğimiz için uluslararası olan uçak biletimizi de değiştirdik onun için ise 130 Euro ödedik. Şimdi bile yazarken içimden kocaman bir off çekiyorum. Bunların hepsi siz oradayken ciddi maliyetler arkadaşlar.




Alıntı

Bookmarks